//-->

Online NeTv

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ VE ATATÜRK İLKELERİ

 

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ

ÖZET

Atatürkçülük, Türk ülkesinin yok olma tehlikesi ve geleceğinin ne olacağı problemi ile karşı karşıya kalındığı durumda ortaya çıkan cevaplar olup, Türkiye’nin bugünkü ve yarınki güncel meselelerinin çözümünde kullanılabilecek inanç sistemi, aksiyon programı ve metodudur. Atatürkçülüğün, ilim ve gerçekliğe yönelik, ilim ve gerçekliğe dayalı oluşu, toplumun temel ihtiyaçlarına cevap veren ve cevap verecek olan bir ideoloji için kuvvet kaynağıdır. Türk inkılâbı ve onu şekillendiren ilkeler bir bütün oluştururlar. Bu ilkeler, bir toplum ve devlet hayatının, uygulamaların, girişimlerin, özünü, istikametini ve metodunu belli etmektedir.

Atatürkçülüğün amacı, Türkiye Cumhuriyetini çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmaktır. Bu yol tek olup “Batı Medeniyeti” yoludur. Temel unsuru ise “ilim zihniyetidir”.

Atatürk’ün prensipleri, bugün de Türk milletini, medeniyet yolunda ilerletecek olan en doğru pusuladır.

1.GİRİŞ

İnsan topluluklarının tamamında, dönem ve şartlara göre, yok olma tehlikesinden fazla üretime kadar çeşitli problemlerle karşılaşılmaktadır. Topluluklar kendi devir, şart, imkân ve kabiliyetlerine göre bu problemlere çözümler aramakta ve cevaplar oluşturmaktadırlar1. Atatürkçülük, Türk ülkesinin yok olma tehlikesi ve geleceğinin ne olacağı problemi ile karşı karşıya kalındığı durumda ortaya çıkan cevaplardır. Atatürk olayına, yalnızca bir zirve, yaşanmış dikkati çeken bir hadise olarak bakılmamalıdır. Bir “fikrî miras” olarak Atatürkçülükten, bugün de yaşayan bir ideoloji, Türkiye’nin bugünkü ve yarınki güncel meselelerinin çözümünde kullanılabilecek bir inanç sistemi, aksiyon programı ve metodu anlaşılmalıdır2. Atatürk’ün dünya politik akışı üzerindeki yeri ve değeri geçen zaman ile daha bariz bir şekilde anlaşılmaktadır.

2. Atatürkçülük Bir İdeoloji midir?

İdeolojiler, düşünce ve inanç sistemleridir. İdeolojinin bir düşünce tarzı olması ve siyasal aksiyonun programını oluşturması ile ilgili genel bir mutabakat söz konusudur. İdeolojilerde göz önünde tutulması gereken; düşüncelerin uyum içinde olması ve belli hedefleri gerçekleştirmek için kullanmasıdır3. Bu şekilde beliren ve ortaya çıkan ideolojiler, devletlerin idare edilmeleri için amaç ve yöntem olarak önem arz ederler. İdeolojiler, uzun ve zengin düşünce faaliyetlerinden çıkar ve genellikle bazı toplumlarda inkılâplar için de kullanılırlar. İnkılâplar, gerçekleştirecekleri amaçları, benimsemiş oldukları ideolojilerden çıkarırlar.

İdeolojilerin büyük bir kısmı, taraftarı olan bilim ve siyaset adamlarınca uygulama safhasına geçirilmeden işlenmiş ve esaslara bağlanmıştır. Bu bağlamda Atatürk, batıdaki ideolojilerin akılcı, insancıl olanlarından faydalanmış, kendisi bir sentez oluşturmuştu4. Ancak, bunlar bir araya getirilerek ilân edilmemiştir. Bu durumu Atatürk’ün kendisi şu şekilde ifade etmektedir:”…Kararın bütün gerek ve zorluklarını ilk gününde açıklamak ve söylemek elbette yerinde olmazdı. Uygulamayı bir takım evrelere ayırmak, olaylardan yararlanarak ulusun duygu ve düşüncelerini hazırlamak ve adım adım ilerleyerek amaca ulaşmaya çalışmak gerekiyordu…”5.

Her ideolojik inkılâpta olduğu gibi, Türk İnkılâbında da inkılâbın getirdiği ve dayandığı ilkeler Atatürkçülüğü oluşturmuştur. Dolayısıyla Atatürkçülüğe, bir ideoloji adını vermek doğru olur6. Atatürkçülüğün ilim ve gerçekliğe yönelik, ilim ve gerçekliğe dayalı oluşu, toplumun temel ihtiyaçlarına cevap veren ve verecek olan ideoloji için kuvvet kaynağıdır. Nitekim ideolojilerin kendi bünyeleri ve diğer sistemler karşısında tutarlılık derecesi, başarılı ve uzun ömürlü olma şansları, onların ilmîlik dereceleriyle yakındanilişkilidir.

Atatürk, ideolojisini, düşünce sistemi,eylemleri, sözleri ve yazıları ile güçlü bir şekilde kurmuştur. Zira etkileri, kalkınma teşebbüsünde bulunan Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerinde görülebilmektedir7.

3. Atatürkçü Düşünce Sistemi Nedir?

Atatürk’ün kişiliğini, doğup yaşadığı dönemin şartları belirlemiştir. Atatürk’ün dehası bu şartlar içerisinde çalışmıştır. Mustafa Kemal’in doğduğu şehir Selanik, insanların, dillerin, dinlerin, düşüncelerin kesiştiği kaynaştığı bir şehirdi8. Zamanın kültür ve diplomasi dili olan Fransızcası ile Mustafa Kemal, dünya tarihini tanımakta ve ifâ ettiği görevlerde edindiği tecrübe ile ülkesinin mevcut durumunu değerlendirmekte idi9. Mustafa Kemâl’in I.Dünya Savaşında mesleğinin en üstün temsilcilerinden biri durumuna gelmesi ile düşüncelerinin olgunlaşması paralellik içinde olmuştu.

Atatürkçü düşünce sistemi, Mustafa Kemâl’in yaşadığı ortamda, çeşitli olayları akıl yolu ile değerlendirmesi ve tarih şuuru ile yorumlamasıyla oluştu. Atatürkçülük, temelinde insanlığın asırlarca işlediği yüksek değerler olup Türk milletinin ihtiyaçlarından ve gerçeklerinden çıkmış millî bir ideolojidir10. Öyle ki, bu ideoloji ile ülke parçalanmaktan kurtulmuş, millî bir devlet belirip yükselmiş, köhne toplumsal müesseseler inkılâplar aracığıyla değişmiştir. Bunların tamamı gerçekleştirilirken Atatürk, belirli bir plan içerisinde hareket etmiş11 ve taşıdığı temel fikirleri bu plan içine oturtmuştur.

Atatürkçülük, akla, bilme ve insan sevgisine dayalıdır. Bu özellik, onu işlenmeye uygun ve gelişmelere açık bir konumda tutmaktadır. Atatürkçülük, yapıcı ve yaratıcı olup, gelişen dünyaya ayak uydurmanın mecburiyetine inanmıştır12. Atatürkçü düşünce sistemi demokratik ve pragmatiktir13. Atatürk, dönemin Millî Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in yönelttiği bir soruya şu cevabı veriyordu; “Ben manevi miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir donmuş, kalıplaşmış düstur bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Zaman süratle dönüyor… Böyle bir dünyada asla değişmeyecek hükümler getirildiğini iddia etmek, aklın ve ilmin inkişafını inkâr etmek olur. Bundan sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilim rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar”14.

Türk inkılâbı ve onu şekillendiren ilkeler bir bütün oluştururlar. Atatürk ilkelerinden birinin diğerine oranla ağırlığı, önceliği ve önemi yoktur. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik, inkılâpçılık bütün bu ilkeler her biri ve bütünüyle önemli, ağırlıklı ve gerekli ilkelerdir. Bu ilkeler, Atatürkçü dünya görüşünü karşımızda canlandırarak, bir toplum ve devlet hayatının, uygulamaların girişimlerin özünü, istikametini, metodunu belli etmektedir15.

4. Kemâlizm ve Atatürkçülük Kavramları

Atatürk’ün sağlığında ve 1930’lu yıllarda Kemalizm adı verilen Atatürkçülük ile ilgili yapılan tanımların bazıları şunlardır:“Mustafa Kemâl’in yani Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetini kurtarmakta ve inkılâpları hazırlamakta benimsediği temel prensiplerin topuna birden verilen isim… Kemâlciliği, Türkiye istklâl ve hürriyetinin bir şiarı (simgesi, alâmeti) halinde ve daha geniş bir çapta anlamak ve hiçbir siyasî partiye mal etmeyerek daima yükselmeye ve ilerlemeye müteveccih (yönelmiş) fikir ve hareketlerin umumi adı…”16

Kemâlizm, milletin hayatından doğan realitelere istinad eden (dayanan) idaredir17. Türkiye’de siyasî ve ideolojik bir bağımsızlık anlayışından hareketle, bilim ve aklın ağır bastığı bir toplum yaratmak ve bu yoldan Türk milletine batı medeniyeti içinde sosyal ve tarihî kişiliğini kaybetmeden hak ettiği yeri kazandırmak ülküsü, felsefî ve çabası, Türkiye’nin çağdaş medeniyet seviyesine erişmesini Atatürk’ün başlattığı inkılâpların yürütülmesine bağlayan ve şart gören yol18. Atatürk’ün düşünce ve uygulamalarından kaynaklanan; Türk Devleti’nin bağımsızlık ve bütünlüğünü, millî egemenliği, kişi özgürlüğünü, çağdaş olmayı amaçlayan; akla, bilime ve gerçeğe dayanan, evrensel ağırlıklı, geleceğe yönelik, birbiri ile uyumlu amaçlar ve uygulamalar ve ilkeler bütünü19. Atatürk’ten çıkan ve onunla gelişen fikirler ve olaylar bütünüdür20.

Türk devriminin yapıcı gücü ile dayandığı temel fikirler bir sistem haline gelerek, geleceğinde değer ifade eden ve toplum hayatımıza yön veren prensipler olmuştur.

Atatürkçülük, Türkiye’nin gerçeklerinden doğmuş, sistemleştirilmiş fikirlerdir. Bir taraftan bütünü ile Millî Mücadeleyi içine almakta, diğer taraftan toplumda yapılan kökten değişiklikleri kapsamaktadır. Kısacası Atatürkçülük, Türk devriminin sistemleştirilmiş fikir gücü ve geleceğe bakan yönüyle ülküsüdür21.

Bütün bu tanımlarda ortak olan noktalar, Atatürkçülük kavramının o büyük insandan çıktığı, Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmayı amaçladığı dolayısıyla “Ulusal Modernleşme İdeolojisi”ni oluşturmasıdır22.

5. Atatürkçü Düşünce Sisteminin Niteliği

Ulu Önder Mustafa Kemâl, 30 Ağustos 1925’de Kastamonu’da yaptığı konuşmada ideolojisinin amacını şu şekilde belirtmekte idi; ”Efendiler, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tümden çağdaş ve bütün anlam ve biçimi ile uygar bir toplum durumuna ulaştırmaktır.”23

Atatürkçülük, uygulamada ilkelerin dinamik. yapıcı ve yönlendirici işlevini göz önünde tutmaktadır. Daima millî inkılâp anlayışıyla, ilkeler doğrultusunda devlet ve toplum yaşamını yönlendirmeyi öngörür. Bu yöntemle çağdaş uygarlık düzeyine çıkabileceğini kabul eder24.

Kamu hizmetlerini çağımızın ihtiyaçlarına uygun olarak sürekli ve aralıksız bir hale getirmek, çağdaş siyaset ve bilimin bulgularından faydalanmak Atatürkçü düşünce sisteminin asgarî ve zorunlu gereğidir. Boyutları genişleyen bağımsızlık anlayışı “tam bağımsızlıktır”. Tam bağımsız olabilmek, tam bağımsız olarak yaşayabilmek için, çağdaş olmak zorunluluğu vardır25.

Mustafa Kemâl Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşen Türk İnkılâbı bir ulusal bağımsızlık ve çağdaşlaşma hareketinin adıdır. Toplumsal bir yeniden biçimleniştir.

Ulusal bağımsızlığı ve hür düşünce ile insan onurunu temel aldığı için hümanizme dayalı bir Türk rönesansıdır26. Bu değişme Türkler tarafından bir modernleşme yani daha gelişmiş, daha ileri addedilen bir toplumsal düzen tipine geçiş olarak anlamlandırılır27

6. Sonuç

Atatürk’ün düşüncesi ve atılımı, kendi sınırları içinde kalmayan, düşünce ve uygulamaları, diğer konu ve olaylar üzerinde etki alanı yaratan bir önderle ve onun öncülük ettiği olaylar dizisi, evrensel düşünceler bütünü ile karşı karşıya bulunmaktadır.

Atatürk’ün kazandırdığı değerlerin ve Atatürkçülükten beklentilerimizin dayanağı olan temel unsurlar, Atatürk’ün “Benim manevî mirasçılarım” dediği akıl ve bilimdir.

Atatürkçülüğün amacı, Türkiye Cumhuriyetini çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmaktır. Bu yol tek olup Batı medeniyeti yoludur. Temel unsuru ise “ilim zihniyeti”dir.

Kişi ve millet olarak gelecek ihtiyaçlara cevap verebilecek yeni Kadrolar, Atatürkçülüğün hür, akla ve bilgi temeline dayalı ilkelerin oluşturacağı sağlam bir kültür çerçevesinde yetişebilir. Atatürk’le sahip olduğumuz değerler, bağımsız millî devlet, millî hakimiyet, lâik zihniyettir. Bunların korunması, geliştirilmesi, her devirde çağdaş olabilme amacı, varlığımızın asla ihmal edilmez esaslarıdır. Büyük Ata’nın ana prensipleri, bugün de, gelecekte de Türk milletini, medeniyet yolunda ilerletecek olan en doğru pusuladır.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol