//-->

Online NeTv

So That-Such That

"Such...that" Türkçede "böylesi bir...ki" veya "böyle...ki" diye ifade ettiğimiz bir kalıptır. Aslında Türkçede "öyle...ki" anlamında olan "so...that" ile benzerlik gösterir, fakat - Türkçe karşılıklarından da anlayacağınız üzere - aralarında bir nüsans vardır.

Konuyu daha iyi anlamak için "Such Cümleleri" başlığı altındaki örnekleri de inceleyebilirsiniz.

Aşağıda such that cümleleri örnekleri bulacaksınız:

I tried to tell her in such a way that she would be wrong. --> Ona, bu yolla hatalı olabileceğini söylemeye çalıştım.

Our lunch was such that we don't really need an evening meal. --> Bizim öğle yemeğimiz öyle ki, gerçekten akşam yemeğine ihtiyaç duymuyoruz.

The table was such a round that twelve people sit around it. --> Masa ylesine yuvarlak ki, etraf1na on iki kişi oturabiliyor.

I use such a tennis racket that I can easily shoot back. --> Öylesine bir tenis raketi kullanıyorum ki, arka vuruşları rahatlıkla yapabiliyorum.

There were such a lot of people in the queue that I decided not to see the film. --> Kuyrukta o kadar çok insan vardı ki, filmi izlememeye karar verdim.

I have such a lot of books that I don't know where to put them. --> O kadar çok kitabım var ki, onları nereye koyacağımı bilmiyorum.

It's such a good film that many people want to see it. --> O kadar iyi bir film ki, onu çoğu insan görmek istiyor.

İstanbul is such a big city that it may take half a day to go from a quarter to another quarter. --> İstanbul o kadar büyük bir şehir ki, bir semtinden diğerine gitmek yarım günü alabilir.

I've never had such a good coffee that it was delicious. --> Hiç böylesi iyi bir kahve içmemiştim, ki çok lezzetliydi.

It's such a long time ago that I graduated the university. --> Ben üniversiteyi bitireli öylesine uzun zaman oldu ki.

It is such a long way that we were tired of travelling. --> Öylesine uzun bir yol ki, seyahat etmekten yorulduk.

It was such nice a weather that we want to go for a walk. --> Öylesine güzel bir hava ki, yürüyüşe çıkmak istiyoruz.

It is such an interesting situation that only a very few people have probably ever been confronted. --> Öylesine ilginç bir durum ki, muhtemelen yalnızca çok az insan karşılaşmıştır.

She is such a beautiful girl that I've never seen. --> Öylesine güzel bir kız ki, daha önce hiç görmemiştim.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol